29 Kasım 2013 Cuma

08:28 - 39 comments

Kıymetlimiz İyi Ki Doğdu ^_^



  İnsan yalnız geliyor ve yalnız gidiyor dünyadan hani derler ya insan ömrü namazsız ezan ve ezansız namaz arası diye işte o zaman dilimine neleri sığdıracağınız size kalmış.Her insan kendi içinde yalnızdır ama bazı özel insanlar o yalnızlığı bir şekilde azaltıyorlar işte ben de çok şanslıyım ki böyle arkadaşlarım var Şeyma ve Selvet =) Onlarla arkadaş olduğum için kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum ^_^ Şeyma  nın da bugün doğum günüüü =) İyi ki doğmuş =)

   Biz üç romantik deli olunca her şeyi beraber yapıyoruz.Beraber film izleyip karakterleri hayata geçiriyoruz .Dizi izleyip aynı çocuğa aşık oluyoruz.Hatta o çocukları aramızda paylaşıyoruz =D Paylaşamadıklarımızda oluyor ama olsun =D Tabi bir de kitaplar var beğenip birimizin aldığı kitap diğerlerimiz arasında dolaşıyor yeri geliyor kütüphaneden alıyoruz ortak kitap okumaya da bayılıyoruz =) Kitaptaki karakterleri de hayata geçiriyoruz onlara üzülüyoruz kitapta da aşık olduğumuz kişiler var tabiki =D Hayal dünyasında yaşıyoruz gerçekler canımızı çok yaktı çünkü.

    Ortak kitapların bazıları çok derin etkiler bırakıyor mesela ben geçenlerde Selveti sinir etmek için Sır Tutabilir Misin deki Jemimaya benzetmiştim o daha kitabı okumamıştı okuyunca çok kızdı =D Sonra Kitap Hırsızındaki Rudy var ona hala üzülürüz Şeymayla hele oradaki Mark vardı o ölürken hıçkıra hıçkıra ağlamıştım ;( Saksı Olmanın Faydaları'nda Patrick vardı kapaktaki çocuktan mı yoksa kitaptaki anlatımdan mı bilinmez hayran kaldık Şeymayla ama Selvet sevmedi onu :) Oradaki  Charlie'nin hediye verme tarzı çok hoşumuza gitti Selvetin doğum günü geçtiği için hedefte Şeyma vardı :D Charlie herkesin bir mızıkası olmalı diyordu ^_^ Bir dee benim anlata anlata bitiremediğim Posta Kutusundaki Mızıka var onu da Şeymayla iki defa okuduk sayfalar aşındı resmen :D Hala arada açar bir iki söz okurum orada da mektuba çok özendim Selvetle kaç ay önceden konuştuk bunları mektup yazmaya karar verdik  :)

   Ama Selvetle kara bahtımız kör talihimiz bir türlü gülmedi Mızıkayı netten sipariş ettik gelin görün ki bir hafta beklemesine rağmen ürün kargolanmadı neyse bi yerden alırız dedik.Mektuba yoğunlaşmak gerekiyordu.Onun için de fikrimiz vardı


 Bu şekilde bir zarf


Hatta şarkımız bile vardı bunla ;(





Neyse bulcaz bir kırtasiyeye daldım
adama hemen sordum
-Pardon zarf alacaktım ama düz beyaz değil kenarları çizgi çizgi olacak
+Ha eski zarflardan kenarları lacivert kırmızı çizgili
-Evet onlardan :)
+Yok maalesef

Bu bir sayılmaz dedik civardaki tüm kırtasiyelere kitapçılara daldık :D O gün de Şeyma ile buluşcaz ders çalışcaz ama çarşıda buluştuğumuzu bilmemesi lazım :D Geç kalıyoruz yalan üstüne yalanlar uydurduk baktık bu zarftan yok kırmızı renkte çok hoş bir zarf aldık.

    Okula gittik ama Selvetle ben yorgunduk Şeymanın çalışası yok ama mecburen çalışmaya çalıştık ertesi gün sınavımız vardı.Çaşılmaya çalıştık ama çalışmak dışında her şeyi yaptık :D Hiç unutmuyorum mevzu kalemin üzerindeki bandrolden hangi ülkeye ait olduğunu bulabilir miyiz deeen bina aidatlarına kadar geldi :D  Çalışamayacağımızı anlayınca dağıldık :D

  Ama Selvetle benim hediye maceram bitmedi.Ertesi gün sınavdan önce Şeyma da dahil buluştuk onun ne işi var demeyin hediye mevzusunu askıya aldık gelmeyen kargo için buluştuk.Şeymanın annesi cetvel benim annem de kurdele istedi biz onu alırken Selvet sonradan dahil oldu biz koyulduk.bu hediye kargosu değil başka ama adamlar sağolsun o kadar düzensiz ve disiplinsiz ki kaybetmişler evi bulamadık dediler ayaklarına gittik bu defa da blgisayarı söktük diye çileden çıkardılar saat oldu 14.30 bizim sınav 15.00da adam bi saat sonra gelin diyor.Elimizden bir kaza çıkmadan uzaklaştık okula geçtik .Çıkışta Şeymayla hallettik kargoyu.O gün Selvet hem bir arkadaşına kargo gönderecek hem de mektubu gönderecekti biz sınava girerken.Ama bi aksilik olmuş gönderemedi işte .Bir de Şeymanın adres işi vaar evine gittik ama net adresi bilmiyoz ikizine sormak için Şeymanın evden çıkmasını bekledik nolur ne olmaz haberi olmasın diye :D Ajanlar iş başında ama ajanlarımız çok bahtsız ikiz cevap vermedi.Kargo ve mektup kaldı mı çarşambaya =/ Selvet çarşamba ısrar ediyor sen de gel diye ama benim çıkasım yok huysuz olsam da insanları kıramıyorum .Bir de şu var mektup da gitmezse elimizde hediye yok mızıka kargosu yok mektup postalanmadı.Çarşamba gittik PTTye kargo sırasını bekledik Selvet arkadaşına çerçeve gönderecek ama kutuya koymamış kırılır diye de korkuyor  bana diyor kadına söyle de kutuya koysun diye :D Neyse dedik görevli kadına böyle böyle diye o da küçük kutu vardı durun bakalım dedi.Kutuya baktı 1 tane kalmış şanslısınız dedi ama kutuya sığmadı çerçeve.Sonra dedi ki gidin ayakkabıcıdan kutu isteyin dedi tekrar sıra beklemeyiz de mi dedim yok dedi :D Gittik ayakkabıcıya şey kargo dedik kutu mu istiyosunuz dedi hemen verdi :) Kargo işini hallettik sıra geldi mektubaa lırmızı zarfımıza adresi yazmamıştık oradaki bi zarfın üzerindekini örnek alarak yazdık adama verdik gönderen yerine alıcı yazmışınız dedi bu zarf geri buraya gelir değiştirin dedi o.O Ama bizim o zarfı aldığımız yer PTTye çok uzak kiiiiiiiiiiiiiiii :( Tekrar çıktık PTT den ve yandaki markete girdik her türlü ıvır zıvır var zarf yok  gittik çizgili zarfı sorduğumuz yereee adam hatırladı mı bilmem ama ordan mavi bir zarf aldık PTTye dödük bu defa doğru yere yazdık verdik adama pul filan seçmeyi umuyorduk ama adam azarladı tamam gidin diye biz de mızıka almaya gittik :D Mektup gitti diye de mutlu olduk :D Mızıkada mektup kadar sürünmedik :D Bir yere sorduk oradakini beğenmedik yok mu başka şekillisi dedik bi tek bu var dedi başka bi yere sorduk beğendik tamam alalım dedik adama hediye paketi yapa mısınız dedim ama demeyeydim iyiydi sanki müzik aletleri satan yerde bu istek saçma oldu adam da mahçup mahçup burada biraz zor dedi :D Bakındı  bulamadı filan :D Ama biz görevi başarıyla tamamladık :D



 İyi ki doğmuş Şeymamız iyi ki de var  

24 Kasım 2013 Pazar

17:39 - 10 comments

Deneme Bir Ki


Melankoli günlüğüm
   Bugün "ben yalnız da yaşayabilirim hayatımı"'n provasını yaptım.Sonuç pek iç açıcı değil ama olsun.Alarma uyanmak gibi bi huyum olmadığı için annem uyandırdı kahvaltımı da o hazırladı yoksa üşenip yemeden çıkardım.Buraya kadar prova tam bir rezalet ama evden çıkınca ta ta yalnızdım işte.Kimseye mesaj atmadan kimseden mesaj beklemeden bindim otobüse.

      İnsanlar beni çileden çıkardıkça yalnızlık hakkında ne kadar da doğru düşündüğümü anladım.Arkadaş insanlara saygı ölmüş şu lanet otobüse hepimiz bincez işte ne itişiyosunuz dedim içimden ama benden önce binen adamın dirseği gözüme girdi noluyoz ya sabah sabah nası bi işkence bu  = / Hesapta kütüphanede çalışma vardı ama erken gelme işini fazla abartmışım daha açılmamış ki burası. E hava da çok soğuk beklenmez ki burada napcam.Orada da bi cafe var bir yerde oturup yalnız başıma bi şeyler yemek.Hayır  bu bana göre değil.Ama içindeki sevimsiz ve beni gaza getiren ses : hani yalnızlığa alışacaktın dedi.Gidip simit ve çay aldım.Ama bu benim bildiğim simit değildi küçük simitmiş az susamlı simit mi olur .Neyse.

         İnsanları görmeyeceğim bir yere oturacaktım güya ama yer yanlıştı tam kapıya bakıyordum ve giren çıkan herkesi görüyordum.Zaten genel durumum keçi misali, sevmediğim otun burnumun dibinde olmasından kurtulamıyorum.Belki de dünya üzerinde benim için mükemmel bir yer yoktur olamaz mı olabilir =/

       Bi de sabahın köründe Kadir Çöpdermir ile Pascal Nouma'nın programı varmış.Saçmalayıp duruyorlardı :) Kadir Çöpdemir papaya sesleniyor size hediye gönderdim kıbleyi gösteren seccade ile tespih diyor :) Turşu da gönderecektim ama almadılar diyor papanın başı mafyalar ile dertteymiş de destek veriyorlar güya =D Sonra bir adamın işini anlattılar yaşam koçuymuş zat-ı muhterem .Türkiye'de ilkmiş bu meslek .Nası ilk demeyin iş biraz farklı.Hani Kemal Sunal bir filminde Mazlum rolünde dayak yiyip para kazanıyor ya adam da aynını yapıyormuş.Koça geeeel :) Adamın kuralları var efenim kafasına filan vurmak yasak yerden taş alıp atmak yasak bir de tarifesi varmış ama esas ilginç olanına gelmediim . Şimdi siz müşterisiniz diyelim canınız sıkkın diyelim a kişisine gıcıksınız adam a kişisinin maskesini takıp öyle dayak yiyor(isteğe bağlı).Müşterileri genelde kadınlarmış türümün tek manyağı  ben değilmişim ama bunlar beni bile aştı.


   Bir absürtlük daha var bunu anlatıp anlatmamak konusunda tereddütlerim var ama neyse.Arap ülkelerinde Amerikan kızlar görmeli usulü ve başlık paralı açık artırma ile alınıyormuş.Çok ilginç köle ticareti kalktı diye duymuştum ama kesin bilgi değilmiş demek ki.Açık artırma ile eş almak da ayrı bir psikopatlık.Dünya üzerinde açlık almış başını giderken insanların bunlarla uğraşması hangi dinde mübah anlamıyorum.


    Psikolojim bozuk olunca dünyayı umursamaz bir tavır takınmıştım ama yine de ilginç şeyleri duymamı engellemedi bu ruh halim.Mesela geçen gün de güneşin kutupları yer değiştirmiş.Telefonum çekmedi ben de suç telefonda zannedip zavallıyı aç-kapa manyağı yaptım .Cahillik başa bela efenim.Bir de Abbas Güçlü ile Genç Bakış ERÜdeydi oradaki iki farklı grup birbirini yemiş program iptal olmuş.Neyi paylaşamıyoruz acaba =/

  İnsanlardan uzak yaşamaya karar verdiğim gün insanların ne kadar saçma olduklarını ispatlayan bu kadar çok şey öğrenmem de çok ilginç.Ben küçücük bir insancığım kütüphanedeki bikaç metrekarelik alanda bile yaşar giderim.Uzaktan bakınca bile ısınamadığım insanların içine sürüklenmem haksızlık....
 

01:12 - 16 comments

Hakkımda 5 Şey ~Mim~





          Yine ben yine mim  =)  Bu mim biraz acayip hep benim konuşmam lazım ve sırlarımı ifşa etmem lazım .Soru cevap şeklinde olanları daha çok seviyorum ama neyse nasıl olsa çenem düşük =D Hemen mevzuya geçiyorum deneme bir ki gerekli protokoller :
    Sevgili Dost birgaripseyma beni mimlemiş aman da aman =) o da olmasa bir de can dostum güzel insan olmasa blogda yazmam herhalde  neden çünkü okuyanım yok kendi kendime konuşup duruyorum =D Yazmayıp da napıcan içinde bu kadar şeyi nasıl biriktireceksin demeyin ben yaparım =D Neyse mevzu o değil =D Mime gelelim:

 

1.Göründüğümden daha duygusal daha psikopat ve daha saçma bir insanım.Huysuz izlenimi bırakmıyorum ama öyleyim =D

   Mesela birini sevme ya da sevmemek mevzusunda.İster ön yargı diyin ister başka bi şey ama bir insanı sevmediğim zaman sevmiyorum.Nasıl mı mesela okulun ilk günü çocuğun tekini hiç gözüm tutmadı o gün bugündür sevmem onu daha da içim ısınmadı ama çok haklıymışım =D Sevmek konusunda da öyle hiç olmayacak insanları sevebiliyorum insanların gıcık olduğu tipleri sonuç bazen kötü oluyor ama olsun.





2.Gözlerim dolmaya çok müsaittir

Lisede kızarlardı bana herkesin içinde ağlama alay konusu yapanlar oluyor diye ama sınavdan düşük aldım diye ağlardım =D Şimdi alıştım düşük almaya ama güzel bir şiir de duygularımı alt üst etmeye yetebilir.,
E normal bir insan değilim.İnsanların içinde ağlamaktan hoşlanmam sulu gözüm ama belli etmem hatta bazı insanlar duygusuz der =D Bazısı çok duygusalsın der herkes tanımıyo beni :)






3. 5-6 sene önceye kadar çok zeki olduğumu ve insanların beni anlamadığını düşünüyordum =D

  Her insanın hayatında olur ya çok zeki olduklarını ama anlaşılmadıklarına inandıkları bir dönem ben de lise sona kadar öyleydim böyle bi havalar bi artistlikler =D Bir gün farkedilip çok çok başarılı olacağıma inanırdım filan =D Neye güveniyodum, bu özgüven nereden geliyodu bilmiyorum sonradan kayboldu =)




4. İçimde bitip tükenmez bir umut ışığı var çok saçma şeylere inanabiliyorum  ^_^

 Doctor Who tardisle beni almaya gelebilir mesela hani yolculara yapıyor ya canları çok sıkkınken bi yerde beliriyor neden olmasın de mi =)

Dizilerdeki gibi bi aşk da yaşayabilirim ama şu an o fikre uzağım =)

Çalışmasam da sınavlarımın iyi geçeceğine inanabiliyorum =)

Çok sıkıntılı olsam da güzel günler çok yakında diye kendimi kandırabiliyorum :)

Bu biraz acıklı ama ölüme inanamıyorum sanki sevdiklerim ölmemiş de bir yere seyahate gitmiş gibi hissediyorum her an çıkıp geleceklermiş gibi

Pollyanna değilim o saçım yok aaa ne güzel tarağa ihtiyacım da yok der ben saçım yok ama yeniden çıkar derim =D

5. 21 yaşındayım ya da 22 can dostum güzel insan' ın iddialarına göre 22 çünkü 92de doğmuşsam 93te 1 yaşına girmiş olmuyorum 1 bitmiş oluyor =D neyse mevzu o değil zaten ben 60 filan hissediyorum .Saçımda tek tel beyaz var =D Ve ben saçlarıma aklar düştü muhabbeti ile insanları baymaya bayılıyorum =D Tam bir pisliğim =D

Allahtan sevmiyorum dedi 5 az geldi daha da anlatırdım da bir daha ki mimlere artık =D
(Bi dee Türkçem hiçbir zaman iyi olmamıştır ki yazarken aklıma geldi : ki ve de da'ları ayrı yazmam gerekirken birleşik yazıyorum birleşik yazmam gerekirken de ayrı .Dahi anlamında de ayrı yazılır o tamam da gerisi yok bende =D .Ama takıntılı olduğum sözcükler var başkası onları yanlış yazınca uyarıyorum =D Dinlerine söven Müslüman olsa =D )

 
 



20 Kasım 2013 Çarşamba

22:41 - 4 comments

Aysel Git Başımdan

   

   
Karşıdan usulca yaklaşıp önüme çıkıp
-hayırdır tanıyamadın mı? dedin çok sevimliydin.Ama seni tanımamam mümkün mü gözlerim her yerde seni araken seni tanıyamamak mümkün mü ? Sadece emin olmaya çalışıyordum gölge olup olmadığından.Gölge mi deme Aysel.Hayatıma düşmüş gölgelerin var sen bana çok uzaktasın, seni ayda yılda bir görüyorum ama gölgelerin her yerde.Biraz miyop olmamdan biraz da seni görme arzusundandır herhalde.O yüzden sana baktım ve yaklaşmadım emin olmak istedim gölge olmadığına.Kaçık değilim Aysel böyle düşünmeni istemediğim için seni sana anlatamıyorum.Bu yüzden bu sebepsiz suskunluklarım.

    Sana yazamıyorum ama seni yazıyorum Aysel.Sen hatırlamazsın ama sevgilinle beni tanıştırdığın gün O çocuk bana niye yazıyorsun ki okuyanın var mı demişti.Okunsun diye yazmıyorum ki kendimi rahatlatmak için yazıyorum.Sen onla kavga edince benle konuşup diyordun ya "sana yazınca rahatlıyorum " diye.Ben de böyle rahatlıyorum işte.İyi arkadaştık biz severdin de beni ama sevgili olarak düşünemezdin işte.Sebebini bilmiyorum ya da biliyorum dış görünüşüm değil mi ? Onun bedeni içinde olsam bu aciz ruhumu sevebilir miydin?

    Korkak değilim ben söyleyebilirdim sevdiğimi ya da korkağın önde gideniyim seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki ağzımı açıp tek kelime edemiyorum.Süslü yalanlarına ihtiyacım yok ki benim.Karşıma geçip ne kadar iyi bir insan olduğumun temiz bir kalbim olduğunun anlatılmasına ihtiyacım yok.Çünkü biliyorum son cümle "ama ben seni arkadaş olarak görüyorum " olacak.Sevgililer arkadaş olmuyor mu ? Neyse Aysel sen düşünme bunları sen devam et beni seven anlayan birini istiyorum demeye ve katiyen burnunun dibindeki beni görmemeye....


19 Kasım 2013 Salı

13:05 - 4 comments

Hayat..






Bazen iz bırakır yaşadıklarımız
Beyaz bir kağıda bastırarak yazılan kelimeler gibi
Silsek de nerede ne yazdığını biliriz
Bu yüzden görmemek için karalayıp tekrar silmek gerekir
Kelimelerin izi kaybolur ama
Bu defa da hırpalanmış oluruz o kağıt gibi

Hayat işte karalanmadan yaşanmıyor bazen..

14 Kasım 2013 Perşembe

23:39 - 15 comments

Üçüncü Tekil Kişime...


şu kar küreleri gibiyim çalkalanmış gibi tedirginim...

 Çayı çok severim ama yeşil çayı değil icetea de değil bildiğimiz çayı işte.Bildiğimiz kelimesi önemli çünkü içimi ısıtan o bilmek fiilidir belki de.Seni de seviyorum ama bildiğim seni dış kabuğunu değil bana uzak davranan halini tavrını da değil bildiğim seni.Seni sen olduğun için sevmiş olma ihtimalim de var ama bu aralar seni neden sevdiğimi bilmiyorum.

   Dış kabuğunu sevmediğimden eminim çünkü bugün sana uzaktan baktım da beni tanımayan onca insandan hiçbir farkın yoktu onların bana karşı  takındıkları tavırdan farkı yoktu tavırlarının.Bir söz var ya bir insan birini yalnızken hatırlıyorsa sevmemiştir , ansızın aklına gelip yalnızlaştırıyorsa işte o zaman sevmiştir diye  ne çok yalnızlaştım bilemezsin tüm kalabalık yok oldu sadece senin çekip gidişin ve benim gözlerimdeki yaş kaldı.Varlığın tüm kalabalığı hiç yaptı.

   Sen yanımda değilken de iyi hissetmiyordum ama varlığın da bana hiç  iyi gelmedi.Sen yokken seni özleyip saçma anılarla kendimi avutabiliyordum, kandırabiliyordum kendimi sensiz de olabileceğim konusunda.İlginç gelecek ama seni sensiz yaşıyordum ve kendi dünyamda mutluydum.

     Sen karşımda öylece durunca noldu biliyor musun ? Hani kar kürelerinin içinde kar yağar ve içinde kış yaşanıyormuş gibi bir atmosfer vardır ya .Senin varlığın kar küresinin camını kırdı karlar etrafa uçuştu içeri güneş girdi ve benim iklimim artık kış istemiyor o güneşin eski sıcaklığını istiyor.Sadece meraktan soruyorum bana bunu nasıl yaptın bu kadar umursamazken samimiyetine ne zaman inandım ?

   Varlığının bu kadar canımı yakmasında da bir sebep var elbet.Sen yanımda değilken hayallerimin sonu yok ve her şey mümkün gibi görünüyor.Ama senin varlığın tüm hayallerimin ne kadar saçma olduğunu ispatlar nitelikte.Bakışların bir yabancıya bakar gibi ilgisiz ve sözlerin özensiz seçilmiş.Bunlar da canımı yakıyor benim gözlerim her yerde seni ararken senin bana bakışların neden ilgisiz ? Ve sözlerim özenle seçip sana hitap etmek isterken kekelemelerim aklıma geliyor.Neyin karşılığıydı bu çabalarım ?Ah pardon karşılıksızdı değil mi ?
   
    Unutamayacağımı anlayınca her şeyin bir rüya olmasını istiyorum.Sende olur mu bilmiyorum ama bende rüya ve gerçek birbirinin içine geçer bazen.Çok düşünürüm bu hatırladığımı rüyamda mı gördüm yoksa gerçekten olmuş muydu.Keşke sen de öyle olsan hiç var olmamış olsan ben yarın uyanınca ah rüyaymış desem ve iyi ki uyanmışım diye sevinip hayatıma devam etsem.Çok şey istemiyorum senden eski özgürlüğümü geri ver hayatımdan hiç var olmamış gibi çık git...




13 Kasım 2013 Çarşamba

00:04 - 8 comments

Modern Zaman

 
 Ne garip insanlar türedi çok yaşlı değilim ama bizim zamanımızda bunlar yoktu insanlar birbirlerine kurdukları cümlelere dikkat ederdi saygı sevgi hoşgörü kadirşinaslık sözcüklerinin anlamı sadece sözlükte yer almazdı aynı zamanda hayatın içinde anlam bulurdu.Hatta bu kelimeler bazı insanlarda vücut bulmuştu.

  Teknolojiyi suçlamak istemiyorum ama hızlı mesajlaşma yüzünden midir nedir o kadar saçma cümleler o kadar saçma mesajlaşma cümleleri var ki eski zamanlara gitmek istiyorum hani şu mektup zamanları.Sevgili Arkadaşım satırlarıma başlamadan önce büyüklerimin ellerinden küçüklerimin gözlerinden öperim zamanlarına.Biz o zamanlar cümleye başlamadan herkesin halini hatırını sorardık şimdi kaç yıldır görüşmediğim arkadaşım mesaj atıyor
-slm
s l m ne ya s l m ne ?!?! Bu kadar basit bir şey söyleyeceksin madem selam de iki tane harf mi sana fazla geldi onlarda klavyenin bir köşesinde duruyorlar sen bastın diye incinmezler korkma !
Mrb lere hiç girmiyorum bile.Napıyon nasılsın'ların sıcaklığı var en azından ama insanlar iki tuşa basmaya üşeniyor.

 Bir de çıkar ilişkisi sonucu atılan mesajlar vardır:
  -slm cnm nbr
  +iyidir canım senden naber görüşemiyoruz bayadır neler yapıyorsun
  -uğraşıp duruyoruz cnm sende sedanın numarası var mı ona bi şey sorcam da
  ***
Gel de şu adamla sohbet et işte madem bir şey sorucan benle sohbet edecekmiş gibi bir atmosferin içine girme şunun numarasını istiyorum sana şunu soracağım senden şunu istiyorum de bitsin bu pervasızca devam eden muhabbet de mi ama.Direk lafa girsen ikimiz için de daha sancısız olacak ama nerdeee.

Bir de geliş sebebini anlayamadığınız mesajlar değil mi ?
-Nasılsın
+iyyim sen nasılsın
-iyi nolsun
+başka ne var ne yok
-nolsun  hep aynı işte
 
  Laaaan hayatının ne kadar monoton olduğunu bana kanıtlamak için mi mesaj atıyorsun nedir bu diyaloğun sonu !!! Amaç nedir anlayamazsınız verecek cevap de bulamazsınız sadece kendiniz muhabbeti bayık bir insan gibi hissedersiniz

 Efenim siz takılmayın böyle insanlara satırlara başlamadan önce hal hatır sorun sevgi ve hürmetlerinizi iletin mesajların sonuna gülücükler ekleyin en son mesajı atan siz olun çünkü mesajlar karşınızdaki insana verdiğiniz kıymetin bir göstergesidir ;) Sağlıcakla kalıııın :)



 "Tatlı dilin yılanı deliğinden çıkarması yetmez; bizi ısırmasını engelleyecek mi ?"


 


 


8 Kasım 2013 Cuma

23:44 - 4 comments

Listem :)

1. Kategori (10 puan): Altın Kitaplar Yayınevi’nden çıkan bir kitap okuyanlara.

Şeymacanın önerdiği kitap var Yedinci Papirüs ya Stephen king den bi şey ya da Gitti Ama Unutulmadı Clive Cussler. Altın Kitaplar Yayınevinde de seçenek çok.

2. Kategori (10 puan): Kütüphaneden ödünç alınmış veya sahaftan satın alınmış bir kitap okuyanlara.

Bilmiyorum o ruh halime kalmış bi şey seçip alacağım :) Adını beğendiğim bi kitap olur muhtemelen.


3. Kategori (10 puan): Adında bir hayvan adı olan bir kitap okuyanlara.


Guguk Kuşunu okumayı düşünüyorum.Aslında bu kitabı sinemaya uyarlanan kategorisinde düşündüm ama adında hayvan ismi geçen bi şey gelmedi aklıma buraya dahil ettim.


4. Kategori (15 puan): 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara.


Tutunamayanları okumak istiyorum yeter bitsin bu hasret :D


5. Kategori (15 puan): Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazarın bir kitabını okuyanlara.


Alice Munro Bazı Kadınlar 'ı okuyabilirim karar vermedim daha


6. Kategori (15 puan): Türk edebiyatında klasik kabul edilen bir roman okuyanlara.


Sabahattin Ali okumak istiyorum Lüzumsuz Adam kitabını merak ettim ama öykü olduğu için sayfa sayısı 200den az ya da Peyami Safa Bir Tereddütün romanı klasiklerden sayılmazsa Dudaktan Kalbe'yi de tekrar okuyabilirim.Kararsızım burada seçenek çok :)


7. Kategori (15 puan): Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatından bir kitap okuyanlara.


Kitap okurken yazarın hangi ülkeden olduğuna dikkat etmiyorum ama Rus, İngiliz, Fransız, Türk, Alman yazarları okuduğuma eminim  İsveç olabilir Fredika Bremer İsveç ve feministmiş sevdim bu adını onun The Home kitabı ünlüymüş onu okuyum :)


8. Kategori (20 puan): Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup filmini izleyenlere.


Guguk kuşunu okuyacaktım ama kitap gezimde 1984 gözüme çarptı George  Orwell okuyacağıma dair söz vermiştim hem o sözümü tutayım hem de bu güzel kitabı okuyup filmini izleyeyim dedim


9. Kategori (20 puan): Adında kış mevsimine ilişkin bir sözcük olan veya konusunda kış teması olan bir kitap okuyanlara.

Paul Auster "Kış Günlüğü" ilgimi çekti

Yazar bu kitabı neden yazdığını kendi cümleleriyle şöyle açıklar:
"Ne de olsa zaman azalıyor. Belki de şimdilik hikayelerini bir yana bırakıp hayatının anımsadığın ilk gününden bugüne kadar bu bedenin içinde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu incelemeye çalışsan iyi olur." demiş bu kitap olabilir.


10. Kategori (25 puan): Yasaklanmış bir kitap okuyanlara.

Kitap Hırsızını okuduktan sonra Kavgam'ı okumaktan vazgeçmiştim ama Hitlerin kafasının içinde neler dönmüş mera etmiyor da değilim o yüzde Kavgam diyorum sıradaki :D

11. Kategori (25 puan): Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara.

Aşığı olduğum bir kitap  "Atatürk"  zamanı gelmişse okuyalım  önceden denemiştim de sınavlardan dolayı yarıda kalmıştı. Andrew Mango  bu konuda ödül de almış Ulu önderi bizden daha çok tanıyan bir yabancı ..

12. Kategori (25 puan): Yayınlanmış en az beş kitabı olan bir yazarın ilk kitabını  veya romanını okuyanlara

Stephen King hayranıyımdır onun ilk kitabı Göz dışında 10-15 tane kitabını okudum ama Göz kısmet olmamıştı fırsattan istifade onu okuyum :) 

13. Kategori (25 puan): Bir biyografi veya otobiyografi okuyanlara.

Burada da seçenek çokmuş Ayşe Kulin'in Adı:Aylin kitabını merak ediyorum.Biyografi diyince Oğuz Atayın da eseri var Necip Fazıl O ve Ben var sonra Sol Ayağım var ki onu da daha okumadım.Ama bilgisayarcı olarak Steve Jobs'ı da okumazsam ayıp olur tercihim Steve den yana olsun :)

14. Kategori (30 puan): Okuma yazmayı öğrendiğiniz yıl ilk kez yayınlanmış bir kitap okuyanlara.


1992 yılında doğdum 7 yaşında ilkokul desek 1999-2000 yılına tekabül ediyor :)

Tom Gordon'a Aşık Olan Kız varmış Stephen King
Bu kategori sıkıntılı biraz daha araştırayım da öyle bakalım 


15. Kategori (40 puan): Bir üçleme veya aynı seriden üç kitap okuyanlara.


Sherlock Holmes istiyorum beşlemeden ne kadarını bitirirsem artık :)





Temiz Yüzlü de Bir Adamdı..

Öykü Denemesi  -Part 1-

   Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık
   Everin bacasını kolluyor yıldırımlar,
  İn cin, uykuda yalnız iki yoldaş uyanık
    Yalnız iki yoldaşmış öğlen oldu inler cinler öğle molası verecek biz daha yeni uyanıyoruz.Hadi  ama Aslı dalga geçmek  için vaktimiz yok .Ay ben yine aynı şeyi yapıyorum ya insan kendi kendine konuşur bu delilik değil ama ben kendi içimde bir kişi daha varmış gibi yaşıyorum buna bir son vermem lazım.Çocukken de karşımdakine söyleyemediğimi ayak baş  parmağım ile yazıyormuş  gibi yapardım ne manyaklık ama.Normal insanların ayakkabılarının topuk tarafı önce yıpranır benim ayakkabılarımın parmaklarımın olduğu bölüm  delinecek kadar aşınırdı. Her  insanın birkaç keçisi eksiktir ama benimkiler komple kaçmış.Neyse kendi kendime konuşurken laf lafı açıyor daha kahvaltı bile yapmadım bir saat içinde çıkmam gerekiyor.Şeyma beklemek istemez Seda sağolsun yine ekti.

    Neyse pozitif düşün bugün bir sürü kitapçı gezicez çok eğlenceli olacak.Tamam ya sen bi sus biz iki kişi değiliz sadece ben varım. Uff tamam sustuk.
   
    - Bugün ne yeseeeeem
    +Aman sanki bi şey yediğin var da
    -Hani susmuştun ?!?
    - Neyse çay demleyeyim bi şeyler atıştırırım
 Filmlerde geleceklerde yemek yerine haplar oluyor ya onları keşfetseler de ben de rahat etsem ne yesem diye düşünmeye gerek yok at bi tane hap ohh karnın tok.Onların da tatları var mıdır acaba ?
+Daha keşfetmediler ki nereden bileceksin? 
-Çok bilmiş iç sesim çeneni ne zaman kapatmayı düşünüyorsun ?Sen böyle konuşmaya devam edersen millet bizi deli zannedecek.
+ Millet bizi duymuyor ki
-Çok hoş iç sesimin bana çemkirmesi yetmiyordu şimdi daha zeki olduğunu ispatlamaya çalışıyor.
  Çayımı içeyim Şeyma hazırmış şu kazağımı da giyeyim bugün hava cidden kapalı akşam da soğuk olur.Şeyma çıkmış biz de çıkalım.Yok ben çıkayım ne bizi ya.


    Otobüs de bugün çok hızlı gidiyor geç kalsam her trafik ışığına takılırdı. Sanırım vaktinden  çok çok önce orada olcam. Neyse şu teyzeye yer veriyim
-Teyze gel otur 
~Yok hanımefendi siz oturun ben birazdan incem
-Tamam siz bilirsiniz
  Şu abi benim yerime mi oturuyor pislik be.Hep o pis bunağın yüzünden hem hanımefendi ne ya kızım der senin yaşındakiler hem incem ne ya.Yanındakiyle çen çen ne konuşuyorsa.
 -Dinlemeeee
+Ahaha duydun mu kadın ikinci evliliğini yapmış aşk evliliği çok mutluyuz diyor
-O yaşta ne aşkıysa
+Sen de şu kadına yer verdin senin durumun daha vahim haline bak :D.Bak adam kadına araba da almış da ehliyet kursuna gidiyormuş
-Tamam ya napıyım kadın yaşlı diye yer vermek istedim neresi kötü
+Kötü değil komik bi de yerine başkası oturdu ya :D
-Salak aynı kişiyiz sen de ayakta kaldın
+Ayrıca kara gökler kül rengi filan diye saçmalayıp giydiğin kazak da bunalttı hava o kadar da kapalı değilmiş.Nerde o eski havalar ah ah bunların ne idüğü belirsiz :D
-İçimde fıkrasına gülünmeyen adam mı yaşıyor bu biçim espri içimi baydın pöf.
   Neyse sonunda geldik senden kurtulacağım.Şeyma 10 dakikaya gelecekmiş meydanda oturup bekleyelim.Biri bana doğru yaklaşıyor Şeyma değil de mi gözlük yok göremiyorum erkekmiş bu ama yine de yaklaşıyor  umarım yanıma oturmaz.Bana niye dik dik bakıyor ki bu adam.Başka yere baksana bee
  ~Saat kaç
 -Efendim
~Saat
-Ha 12yi 3 geçiyor
~Teşekkürler
-Önemli diiil (ÖNEMLİ işte mal mısın be adam tam karşıda saat kulesi duruyor üstelik doğru da bana ne soruyon )

Nerede psikopat var beni buluyor ha
+Çekiyon kızım :D
-Sen kapa çeneni
+Bak geliyor seninki
-İkimizde aynı kişiyiz o senin de arkadaşın hadi sus artık.

.....
Fikri veren deeptone 'a teşekkürler umarım beğenirsiniz :)





   

6 Kasım 2013 Çarşamba

23:04 - 8 comments

Sırça Köşk

 

 Koskoca evrende bir tek dünya var ve o dünyada bir sürü insan.Ve her insanın kafasında ayrı bir dünya.

    İnsanlar çift yaratılmış olabilir bize benzeyen birileri bilmediğimiz bir yerde yaşıyor olabilir.Ama sizin düşündüğünüzü düşünüp sizin hissettiğinizi hissedecek bir kişi daha yok dünyada.Yalnız olabilirsiniz,evli olabilirsiniz,sevgiliniz olabilir,geniş bir arkadaş çevresine sahip ve  çok samimi dostlarınız olabilir.dışa dönük bir insansınızdır çevrenizdekilere başınızdan geçen her şeyi anlatıyor olabilirsiniz.Ama insanların sizi tam manasıyla anladığını düşünmeniz akıl karı değil

   Bir düşünün başınızdan o kadar çok şey geçiyor sizin bir yere bakarken aklınızdan geçenleri,başınızdan bir bir olay geçtiğinde tüm hissettiklerinizi kelimelere döküp birine anlatmanız mümkün değil hadi mümkün oldu diyelim karşınızdakinin bunu dinlemesi mümkün değil hadi sizin çevrenizde mükemmel insanlar var ne derseniz dinliyorlar diyelim yine de her duyduklarını anlayıp sizin gibi yorumlayamazlar.Bir yerde okumuştum bu devirde insanların birbirlerine ayıracak 5 dakikaları yok diyordu ki ben beşi abartı bulmuştum insanlar size bir dakika bile ayırıyorsa sizi gerçekten seviyorlardır.Bir derdiniz anlatıyorsunuz karşınızdaki önce dinliyor bu bir dakika sürüyor sonrasında kendi derdini anlatmak için tetikte bekliyor artık mevzu sizden çıktı o sizi dinlemiyor kendi dertlerine daldı bile geçmiş olsun.

  O yüzden kendiniz kandırmayın bu dünyada herkes kendi sırça kökünde yalnız kendi dertleriyle o kadar meşgul ki bir başkasına ayıracak bir dakikası yok.

  Ve dünyaya sizin bulunduğunuz noktadan bakan bir kişi daha yok.Dolasıyla sizin o an gördüklerinizi o an aklınızdan geçeni gören de yok sizin hissettiklerinizi hisseden zaten yok.Bu yüzden anlaşılmayı beklemeyin ...

5 Kasım 2013 Salı

00:48 - 2 comments

Zamanla Yarışım


 Sevimsiz bir biçimde uyandım saat 9.30 o kadar geç uyumasaydım daha da erken uyanabilirdim ama neyse.Annem evde olmadığı için kahvaltıyı da benim hazırlamam lazım of of .Annem haklıymış hiçbir şey yemiyormuşum .Ama bu gerçek anlamda değil çeşit anlamında.Normal insanlar sabah kahvaltısında yumurta peynir zeytin filan yer ben düşündüm de hiçbirinden haz etmiyorum hele yumurta şeytan görsün yüzünü.
  Neyse çay yapıyım kek de var.Bilgisayarımı açıyım dün bir arkadaş dizi önermişti onu izleyim bu dizi nasıldı Şeyma izlemiş miydi bi sorayım bakalım.O beğenmemiş neyse biraz izleyim sıkılınca değiştiririm.

  Sıkıldım blogger'a bakalım yeni bi şeyler var mı .A a Şeyma blogda yazmış aldığımız defterle derginin fotoğrafları var çok şeker  ^_^ .Erkenden uyanmış yazmış bense miskin miskin kahvaltı yapıyorum =( Neyse hazırlanayım yok artık saat 12 mi olmuş 12.30da evden çıkmam lazım.Gömleği giyiyim hava sıca.Pastırma yazı mı sıcağı mı nedir kışın ortasın da yaz da nedir ? Bugün çok mu pozitifim ne .Ütüyü fişe takıyım da o ısınana kadar çantamı hazırlayım.Bi dakika ya o ses nerden geldi ? Şalter mi attı of of.Neyse hemen negatif olmayım yaparız hıh geldi işte şimdi ütüyü tekrar takarım yine mi attı .Gömlek ütüsüz giyilmez bluz mi giysem neyse bi defa daha deneyim olmazsa öyle yaparız saat kaç oldu acaba.Kapı çalıyo ayşş çalmasa şaşardım .Efendim babaanne
-evde yok muydunuz
+ne zaman ?
-sabah
+hangi sabah o_O
-komşu gelmiş de sizi bulamamış
+ne zaman gelmiş
-sabah
+ben evdeydim
Of babaanne geç kaldım ne diyon sabah sabah.Komşu kim hangi gerçeklikten bahsediyon ben de Sherlock Holmes değilim ki.Sabah diyorum ama 12.30 olmuş güya çıkacaktım evden daha hazır bile değilim.Neyse şunları ütüleyim 10 dk dan çıkarım evden.Ütü işi tamam zor kısım bitti.Bugün pazartesi nerde benim veri yapıları defterim --burdaaamııışşş- bakın ne kadar da pozitifim aman da aman.Dergimi de alıyım da sıkılırsam okurum nerde bu of şu masayı toplamam lazımdıı.Ne çabuk 45 oldu saçımı yapmadım neyse bugün de böyle kalsın çoraplarım nerdee off annem evde olsaydı geç kalmazdım.Ceketim de yok 55 mi oldu :( Güya buçukta çıkacaktım saate bak.Ceketi yanıma alayım akşam soğuk giysem sıcak of of.Saat 13.00 bizim ev niye iki durağın tam ortasında ki yukarı yürüsem ben çıkana kadar otobüs kaçabilir en iyisi aşağı yürümek otobüs doluyor ben inene kadar ama neyse.

Bi ses geliyo otobüs mü merdivenleri koşarak in bir ki bir ki bir ki üç beş hooop düşüyodum .ayrıca o gelen de otobüs değilmiş duraktayım otobüs yok.Ne zaman gelir ki ? Geldi 13.05 oldu saat 15 geçe orda olmam lazım indikten sonra yürümek gerekmese yetişirim aslında 5 dk da varmış oluruz.11 geçiyo ya niye bu kadar trafik ışığı var ki.13 geçiyo en azından 20 geçe orda olmam lazım otobüs durunca hemen inip koşuyorum hadi bir i.Ay takıldım düşüyodum otobüsten iner inmez kaldırımla kucaklaşmam çok tatlı =( Neyse koşup uzaklaşayım , uzaklaşırsam çabuk unuturum.Koş koş 17 geçiyo hala vakit var. Karşıdan gelen çocuk bana niye sırıtıyor ki ? Tanımıyorum e bugün güzel de görünmüyorum ?!!! Zaten ne zaman güzel görünüyordum ki ? Ayş yanımda taşırken havalı durması gereken ceketimin tek kolu absürt bir şekilde sallanıyormuş ceket değil ceset taşıyor gibiyim ona mı gülüyordu bu =/  19 geçiyo çok az kaldıı yetiştim sayılır .Yaaaa çarpıyordun.
Hayır kaldırımda bu hızla bisiklet sürmek de neyin nesi yer mi yok GERİ ZEKALI. Nerde manyak var beni buluyor.Gerçekten şanslı günümdeyim 21 geçiyor.

   Kapı açık pek imse yok sınıfta çaktırmadan sızıyım içeriye.İyi bari bi şey demedi keşke saçma sapan koşmasaydım rezil de oldum neyse ne anlatıyor dinleyelim .Ay nefes nefese kaldım su nerde.

Hoca bi şey diyor :

-Bugün çeyrek geçeden sonra gelenler yok yazıldı

Suyumu içseydim bari be adam =( O kadar yolu boşuna mı koştum ?!?Pazartesi sendromu dedikleri şey bu muydu ?

3 Kasım 2013 Pazar

20:33 - 12 comments

Bana Ne Dış Dünyadan :)

   İki hafta değil ama iki gündür evdeyim =) Ama geçen yıl iki haftayı aşmışlığımda  var miskinlik benim işim .Ama iki gün içinde o kadar güzel şeyler oldu ki karar verdim de ben evden çıkmadan da yaşayabilirim tabi arkadaşlarım arada görüşe gelirlerse =D Bir de sorsan dünyayı dolaşma hayallerim var ama evden çıkmaya üşeniyorum :) Neyse konumuz o değil.


   Dünyadaki her şeyden habersiz yaşayan ben 1999'da basılmış kitabın 40.baskısından anca haberdar oldum ama geç olsun güç olmasın de mi.Ama iyi ki de bulmuşum Şeymacan sağolsun.Posta Kutusundaki Mızıka kitabından bahsediyorum en başta söylemem gerekeni hep en son söylüyorum ama neyse :) Kitabı okuyalı çok oldu hatta bir ay önce tekrar okudum kitabın yazarı Ali Ural'a da hayran kaldım.Okuduğum en iyi kitap diyorum soranlara.Demiştim ya hayallerimi yazdığım bi defter var diye o deftere Ali Ural ile tanışıp sevgili Mızıkayı imzalatmak vardı.Çok iyi bi şey oldu dedim ama evden çıkmadım ne oldu de mi :) Ders çalışırken radyoda çok hoş bir ses duydum  "Yazmak yeryüzünün en uzak ve en yakın kenti okumaya yaklaştıkça yaklaşan okumaktan uzaklaştıkça uzaklaşan bir şehir, ışıkları uzaktan göz kırpsa da kapılarını herkese açmıyor , parola soruyor geçici heveslere geçit vermemek için, yalnız sırra kadem basmak isteyenlere fısıldıyor sırlarını... ".Kelimelere büyük bir hayranlığım olduğundan hemen büyülendim tabi.Ali Ural'ın programı varmış efenim .Hayranısın bir araştır de mi cahillik başa bela ama şansım sağ olsun :) Nası mutlu oldum anlatamam .Dersi bıraktım hemen bilgisayarımı açtım hayran sayfasını bulmaya çalıştım .Durur muyum programa mesaj attım Ali Ural'a saygılarımı sevgilerimi ilettim ama okumadı :(  Programın adı "Yazarlığın Sırları" bir hafta konuk alıp bir hafta dinleyicilerin yazılarını yorumluyor çok güzel bir programmış neden  bu kadar geç fark ettiysem sanki .Eleştirileri bazen sert olabiliyor ama sevdim ben :) Ben de yazsam mı yazmasam mı dedim sonra ne haddime dedim ama program sadece cumartesi günleri haftaya da konuk alacakmış yani benim de yazıp göndermem için 2 haftam var.Şansımı denemeyi düşünüyorum du bakalım.

  Bir de her haftanın kelimesi oluyormuş şiirler, yazılar, öyküler o çevrede dolaşıyor  sonraki haftanın konusu topaç ben bunu uzun uzun  düşünüyüm de bana o kadar güzel kelimeleri armağan eden Ali Ural'a ben de birkaç kelime armağan ediyim onun ağzından bana dair bi şeyler çıksın hem bu bahaneyle imza da isterim =D

  Ama siz de yazın çok iyi yazılar okuyorum  size dair şeyleri duymak da isterim programla ilgili ayrıntılar burda :) Hadi esen kalın efenim :) Dış dünyada ilgimi çeken çok bi şey yok ama kelimeler her zaman en sadık dostum :)

2 Kasım 2013 Cumartesi

21:30 - 8 comments

Anlaşabiliyor Muyum ?

 

 Bugün ki ilham kaynağımız George  Orwell rahmetle analım kendisini  =) Sözü çok hoşuma gitti ama hiçbir kitabını okumamışım kınıyorum kendimi.Ama söz en kısa zamanda okurum.İngiliz Edebiyatını severim zaten.Ama konumuz o değil ne diyordum sözü hangi sözü de mi  ; )
“Belki de insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu.“
    Ne güzel demiş.Herkes sevilmek ister hem de çok sevilmek ister hatta benim gibi deliler  "Birisi tarafından delice sevilmek size güç verir, birisini delice sevmek ise cesaret." sözüne özenip güçlü olmak değil cesur olmak istiyorum diye yakınır.

   İnsanız  işte ne istediğimizden hiçbir zaman emin olamayız.Hani 3 dilek hakkımız olsa ne isteriz olayı var ya o zaman bile o üç şey ne olacak diye hayallere dalarız olmayacağını bile bile.Tabi pratik zekalıların cevabı hazır : "SONSUZ DİLEK HAKKI"  yok öyle bi şey canıms o zaman da dünyadaki her şeyi isterdin seni bencil seniii  ; ) Peki ıssız bi adaya düşsen yanına alacağın 3 şey ? Bak hala düşünüyo ya  =D Hehee ben de nirvanaya ulaşmadım aynılarını ben de düşündüm .Hatta biz 3 arkadaş ıssız bi adaya düşüyorduk ben laptop alıyodum yanıma biri şarj aletini diğeri kablosuz internet =D Hani elektrik demeyin üçümüz de mühendis adayıyız kendi elektriğimizi üretecektik  canııımmm =D

   Bakın yine çenem düştü  insan sevilmekten çok anlaşılmak istiyor demişti George amca ben de hak vermiştim.Mesela annelerimizin bizi ne kadar sevdiğinden şüphemiz yoktur ama sırlarımızı annemize değil en yakın arkadaşımıza anlatırız.Ben de burada  yazıyorum face'de twitter'da yazıyorum ama dün babam blogda yorumlara cevap verirken okuyo diye kızdım adamcağıza beni seviyordu ama anlayamadığı kanaatine kapılmıştım işte.

  İnsan sevildiğinden hiçbir zaman emin olamaz belki ama anlaşılıp anlaşılmadığını az çok biliyor işte .Belki de o yüzdendir bazı insanların mantık evliliği yapması.Belli ki zamanla kendilerini sevdiklerini söyleyen insanların onları üzmesinden bıkmışlar ve bir ömrü beraber geçirecekleri insandan sevilmek değil anlaşılmak istemişlerdi.

   Anlaşılmak hepimiz için ziyadesiyle önemli çünkü dünyaya gelirken de tektik giderken de öyle olacağız ölmeden önce insanlara kendimizi anlatmalı anlaşılmalı ve ölümsüz olmalıyız...