6 Kasım 2013 Çarşamba

23:04 - 8 comments

Sırça Köşk

 

 Koskoca evrende bir tek dünya var ve o dünyada bir sürü insan.Ve her insanın kafasında ayrı bir dünya.

    İnsanlar çift yaratılmış olabilir bize benzeyen birileri bilmediğimiz bir yerde yaşıyor olabilir.Ama sizin düşündüğünüzü düşünüp sizin hissettiğinizi hissedecek bir kişi daha yok dünyada.Yalnız olabilirsiniz,evli olabilirsiniz,sevgiliniz olabilir,geniş bir arkadaş çevresine sahip ve  çok samimi dostlarınız olabilir.dışa dönük bir insansınızdır çevrenizdekilere başınızdan geçen her şeyi anlatıyor olabilirsiniz.Ama insanların sizi tam manasıyla anladığını düşünmeniz akıl karı değil

   Bir düşünün başınızdan o kadar çok şey geçiyor sizin bir yere bakarken aklınızdan geçenleri,başınızdan bir bir olay geçtiğinde tüm hissettiklerinizi kelimelere döküp birine anlatmanız mümkün değil hadi mümkün oldu diyelim karşınızdakinin bunu dinlemesi mümkün değil hadi sizin çevrenizde mükemmel insanlar var ne derseniz dinliyorlar diyelim yine de her duyduklarını anlayıp sizin gibi yorumlayamazlar.Bir yerde okumuştum bu devirde insanların birbirlerine ayıracak 5 dakikaları yok diyordu ki ben beşi abartı bulmuştum insanlar size bir dakika bile ayırıyorsa sizi gerçekten seviyorlardır.Bir derdiniz anlatıyorsunuz karşınızdaki önce dinliyor bu bir dakika sürüyor sonrasında kendi derdini anlatmak için tetikte bekliyor artık mevzu sizden çıktı o sizi dinlemiyor kendi dertlerine daldı bile geçmiş olsun.

  O yüzden kendiniz kandırmayın bu dünyada herkes kendi sırça kökünde yalnız kendi dertleriyle o kadar meşgul ki bir başkasına ayıracak bir dakikası yok.

  Ve dünyaya sizin bulunduğunuz noktadan bakan bir kişi daha yok.Dolasıyla sizin o an gördüklerinizi o an aklınızdan geçeni gören de yok sizin hissettiklerinizi hisseden zaten yok.Bu yüzden anlaşılmayı beklemeyin ...

8 yorum:

  1. ya valla bak senin tarzın bana pek yakın.
    bak bir de bir hayal kur adlı bir arkadaş var.
    o da öyle.
    yani bak sende de bi soyutluk var.
    bunu pek seviyom işte.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yok ya aynı şey etrafında dönüp dolaşıyorum muhtemelen herkes benim gibi düşünüyordur da yazıya dökme gereği duymuyodur ben niye duyuyosam :)
      özendiğim bikaç taraz var da ona henüz ulaşamadım mesela senin bi yazın vardı Şeyma okutmuştu ben blogger'a katılmadan önce operaya mı ne geç kalıyo birinin ayağına basıyo o sanatçı çıkıyo filan çok sevmiştim bizim de başımızdan bu tarz talihsizlikler geçiyo ama yazıya dökmedim nedense.Ne çok yazdım bi de o yazını tekrar okuyum dedim eski kayıtlarını siliyomuşun ne çok kızdım sana :)

      Sil
  2. BURAK BENİ MENUETTO
    Nasıl görüyorsak öyle değil mi hayat? Bazen taze bazen bayat. Sabah daha taze. Sabah uyandığımızda çok inançlıyızdır, o günü kusursuz geçireceğimize. Bugün saçmalamayacağım, küçük düşmeyeceğim, kendimle alay ettirmeyeceğim, boş konuşmayacağım, hiç konuşmayacağım, çok cool olucam bugün çook, kendimden pek memnun olacağım, yeni ben’in ilk günü bugün, haydi kim tutar beni.
    Canım çok çekti bir pizza yiyeyim, bir dilim olsun, yanında patates ve kola, ha bir de soğan halkası, oh nasıl da acıkmışım, ketçap mayonez de isterim, kolayı yasak mı etmişler Amerika’da bir eyalette, kanser yapıyormuş, hımm, tamam kola içmezsem daha iradeli, daha cool olurum. Yoksa ruh kanseri olucam. Kendimden memnun olmazsam.
    Bugün cool’luğun ilk günü, öğlen biraz bozuldu ama idare eder, akşam da klasik müzik konseri var. Konserde öksürmezsem bugünü kendimden hoşnut kapatacağım. Konserde öksürmek, bir kabus, en korkulu rüyalarımdan. Tiyatroda da öyle. Ama klasik müzik konserinde öksüreceğine depresyona gir, için şişsin daha iyi.
    Sevgili günlük, bugün depresyondayım, içimi ferahlatmak için bir şeyler yapmalıyım, birilerini üzmeliyim, bencil olmam lazım. Sevgili günlük, bugün konserde öksürdüm, herkes bana baktı, çok ayıpladılar, ama iyi ki konser ortasında çişim gelmedi, o sessizlikte ayağa kalkıp tuvalete gidecek yürek nerde bende. Bir Boccherini konserinde işeyen müziksever olarak youtube tarihine geçebilirdim. Tuttum çişimi, sonra dayanamadım, kalkmak zorundaydım, tam koridora çıkacaktım, bir adamın önünden geçiyordum, özür dilerim, özür dilerim, ayağınıza basmadım değil mi, tutamadım çişimi, koyverdim gitti, adam da meğerse Boccherini’ymiş. Yaylı çalgıların bestecisi. Menuetto.
    Konsere gitmektense düğün evine gitmek daha iyi. Daha gürültülü, öksür rahatça. Kapıda davul zurna vardır, onlar herkes sürekli olarak evlensin ister, ekmek parası, insanlar daha çok boşanıyor, davul zurnacıların hoşuna gider bu, üç ay içinde aynı kadını evden davul zurna ile alan davul zurnacılar var, kadın üç ayda ikinci evliliğini yapmış.
    Ramazan davulcusu kapıya gelince ise evler sessizleşir, genelde kimse kapıyı açmak istemez, bazen yanlışlıkla kapıyı açan da olur, misafir geldiğini zanneder ev sahibi.
    Bırak beni günlük, bırak, bırak, paylaşmak, yazmak istemiyorum, burak beni, burak, burak kim ya, bırak, yazmak değil yaşamak istiyorum, ben bir on dakika yaşayayım, sonra yazarım, bırak şimdilik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. eveeeeet bu bak okudum yine mutlu oldum çok güzeldi ya o zaman da 2 kere filan okumuştum çok hoşuma gitmişti :) bugün de Şeymayla ben garip bi olayla karşılaştık kayseride bi avm var biz kitapçıdan dönüyoz yaşlı tonton bi amca var çok yaşlı değil ama :) koşuyo bize doğru adamda otobüs şöförü tipi vardı içimden dedim ki acaba otobüsü bi yere mi park etti ? sonra onun arkasında koşan bi güvenlik görevlisi diğer güvenlik görevlilerine koşun dyor adam yanı başımızdan geçti Şeyma dyo ki rüzgarını hissettim lan :D Neyse işte filmlerde görürüzde ay salaklar niye adama çelme takıp yakalamdılar da aval aval baktılar ki derzi ya işte o bakanlar bizdik :)

      Sil
  3. bak işte bunu bir öykü haline getirsene.
    kişisel yazı gibi değil de öykü gibi yazsana.
    bikaç şey daha ekle.
    gündelik gözlem.
    tanık olduğun.
    kurgulayıp yaz işteee.
    :)
    başkasının başından geçmiş gibi mesela.
    :)

    YanıtlaSil